5 Temmuz 2010 Pazartesi

Karmik bağları salıvermek...

Altın rengi bir varlığım, sonsuzlukta, ışığın tam içinde ve ışığın ta kendisiyim...

Ruh ailemdeki herkesi çağırıyorum. Tek tek. Geliyorlar. Annem, babam, anneannem, dedem, babaannem, büyükbabam, teyzelerim, dayılarım, amcalarım, tüm akrabalar. Uzak yakın. Eşim... Tüm arkadaşlarım. Dostlarım, tanıdıklarım, iş arkadaşlarım. Sevdiğim, hayatıma girmiş herkes... Bir şekilde bir yerlerde karşılaştığım, bir şekilde aynı evrende olduğumuz herkes. Bembeyaz ışıktan varlıklar hepsi. Yüzleri dingin, bağışlayıcı...

Başroldekiler en üstte olacak şekilde herkes sıralanıyor, bir huni gibi. Aramızda altın rengi karmik bağlar var, incecik. Hissedebiliyorum...

Altın rengi bir kılıç alıyorum. Herkesten tek tek bağışlanma talep ediyor, helalleşiyorum. Tek tek karmik bağları kesiyorum. Sakince ve kendimden emin. Ve derin bir kabul ve sevgi ile. Sevgi bir ışık ve sel gibi aramızdan akıyor...

Bağı kesilen yoluna doğru yükseliyor, ışığı rengarenk oluyor ve herkesin kendine özgü bir sesi var sanki. Bir sesi ve bir renk kombinasyonu. Hepsi öylesine güzel ki bir yandan büyülenmiş gibi seyrediyorum. Bu ışık bolluğu fiziksel beden içindeki ben'in başını döndürüyor.

Ben Ben'im...

Tüm karmik bağlarımı kestim.

Salıverdim ve özgürleştim...

O kadar hafifim ki artık. Tüm yüklerimi attım, rüzgarda özgürce salınabilirim... Bembeyaz bir yelkenli gibi...

Ben Ben'im...

Ve Sevgi'yim...

1 yorum:

  1. Okurken gözlerimden 2 damla yaş süzüldü. Ne güzel ne huzur verici bir deneyim.

    YanıtlaSil